Doğukan Manço deyince hemen
aklımıza “Barış Manço’nun büyük oğlu” imgesi gelir. Doğukan Barış Manço’nun
oğlu olmaktan gurur duyuyor ama öncelikle de kendi ismiyle, kendi yaptıklarıyla
bilinmek istiyor. Manço geçtiğimiz günlerde DJ olarak sahne almak için
Eskişehir’deydi. Manço ve proje ortağı Funda’yla Eskişehir performanslarından
hemen önce bir röportaj gerçekleştirdik. Manço’nun ABD günlerinden, Survivor
tecrübesine kadar farklı konulardaki sorularımıza yanıtlar aldık.
Hep
sorula bir soruyla başlayayım. Yeni çalışmalar, projeler nasıl gidiyor?
Funda’yla yeni bir projeyle
başladık. Beklediğimizin üzerinde ilgi gördük. Cover değil de sıfır bir şarkı
yapalım istedim. Fundayı aradım ertesi gün ve buluştuk. Standartların üzerinde
bir klip çektik. Fundayla biz Belçika’dan tanışıyoruz ama iş için hiç bir araya
gelmemiştik. Funda’yla birlikte hiphop tarzı çalışmalarımız devam edecek.
Sahnenizde
vazgeçmem dedikleriniz müzik türleri nelerdir?
Sanırım R&B ve Reggaeton
olmadan müziğimden keyif alamam.
Manço:
“Ben de iletişim okudum”
Müzikten
önce radyoculuk yıllarınız var sanırım.
İlk 1998’de teknik lisede
Radyo-TV ve Gazetecilik okuduğum yıllarda başladı. Yurt dışına gittim geldim ve
radyoculuğa 2010 yılına kadar devam ettim. Yurt dışında internet üzerinden ve
FM bandından ortaklarımla birlikte Florida Türk radyosunu kurduk. Onlar yatırım
konusunda yardımcı oldu, ben de tecrübemle katkıda bulundum. Bu yıllarda Türk
geceleri düzenledik ödüller aldık. Türkiye’ye döndükten sonra da askere gidene
kadar devam etti radyo geçmişim. Askere gitmemle birlikte DJ’liğe başladım.
Komutanların düğün ve sünnet, 23 Nisan şenlikleri derken bu performansımı
sahneye taşımam gerektiğini düşündüm. Askerlik sonrası da profesyonel
DJ’liğe başladım. 6 yıldır devam ediyor. İleride vaktim olması durumunda
yeniden radyolara dönebilirim.
8
yıl Amerika yaşamışsınız. Orada neler yaptınız?
Aslında yoğun, keyifli ve bir o
kadar da zor bir tecrübe oldu benim için. Boyacılık, servis şoförlüğü, vale,
garsonluk, radyoculuk. Şu an baktığımda iyi ki yapmışım diyorum. Türkiye’ye
döndüğümde şu an çalıştığımız ekip arkadaşlarımızla uyum içinde çalışabilmemi o
günlerde edindiğim tecrübelerime bağlıyorum. Alın terinin ne demek
olduğunu öğrendim. Bir şarkımızda da “öldürmeyen her darbe güç verir bana”
diyoruz. Yaşanmışlıklarımızdan gelen sözümüzdür bu.
Çocuğum
olursa motor sporlarına ilgisi olsun demişsiniz.
Motora karşı ilgim var ama
tutkulu değilim. Erkek çocuğum olursa baba eksikliğim yüzünden yaşayamadığım
şeyleri oğlumla yaşamak istiyorum. Motor sporlarına ilgim 5-6 yaşında başlıyor.
Uzaktan kumandalı arabalarla oynarken onları bozup tekrar parçalarını bir araya
getiriyordum. 15 yaşına geldiğimde profesyonel carting yarışlarına
başladım. 18 yaşına geldiğimde annem beni yarış okuluna gönderdi ve pist
yarışlarına katılmaya başladım. 2007’de Amerika’da olduğum yıllarda da drift
yarışlarına başladım. O zaman daha Türkiye’de başlamamıştı. Benim Türkiye’ye
gelmemle birlikte başladı. İlk pilotlarından biriyim o yüzden. Son klibimizde
de motor sporlarındaki hünerlerimi sergilemek istedim.
“Survivor’a
kendi kimliğimi kazanmak için katıldım”
Bir
dönem Survivor’da yarıştınız. Bu sürecin size etkileri oldu mu?
Ben 2013’te Survivor’a katıldım.
Bu benim stratejik bir yaklaşımımdı. Amacım kendi kimliğimi kazanmaktı. Ben ne
yaparsam yapayım babam Barış Manço üzerinden gösterildim. Bu benim için elbette
gurur verici ve bunu sonuna kadar gururla taşırım. Benim istediğim önce Doğukan
Manço diye bilinmek ama aynı zamanda Barış Manço’nun da oğlu olmak. Bunu bu
ayrımla yapmaları için çabaladım. İnsan her zaman birey olarak tanınıp sevilmek
ister. Ben kendi başarılarım ve başarısızlıklarımla anılmak isterim. Bunların
aileme yansımasını istemem. Nitekim katıldığım yarışmada ikinciliğe kadar
çıktım. Bu başarım yüzünden Survivor All Star’a bir daha davet aldım. Bu
yarışmanın bana en büyük kazanımı kimlik kazandım. İnsanlar dışarıda beni
ismimle çağırmaya başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder