17 Mayıs 2017 Çarşamba

İşaret diliyle masal dinleyerek büyüdüm

Kodalar işitme engelli anne ve babanın yanında büyüyen çocuklara deniyor. Bir koda olan Kadir Demir’e göre koda olmak aslında iki dünya arasında kalmak, işitme engelli olmayan bireyle ve işitme engelliler arasında kalmak.

İşitme engellilerin bambaşka bir dünyası var. Çoğu işitme engelli doğumundan itibaren engelsiz bireylerden farklı bir iletişim yeteneğiyle gelişimini tamamlıyor. İşitme engellilerin dünyayla irtibata geçmelerinde en önemli iletişim kanalı kullandıkları işaret dilleri. Bu işaret dilleri ülkeden ülkeye hatta aynı ülke içinde bölgeden bölgeye farklılık gösterebiliyor. Bu farklılıklara da diğer dillerde olduğu gibi şive deniyor. Örneğin bir Eskişehirli işitme engelli birey Vanlı bir işitme engelli bireyle iletişim kurarken küçük yanlış anlaşılmalar yaşayabiliyor. Bütün bu konuları bir koda olan ve aynı zamanda işaret dili tercümanlığı ve eğitmenliği yapan Kadir Demir’le konuştuk.
- Öncelikle, koda diye bir kavram duydum. Bunun anlamı ne?
Ben bir kodayım. Anne ve babası işitme engelli olan çocuk kodadır. Kodalık aslında iki dünya arasında kalmak gibi bir şey. Normal bireyler ve işitme engellilerin arasında kalmak. İki kültürün arasında bir boşluk. Çocukluğundan beri sessiz bir aile. Normal bireylerin arasına girdikten sonra arasındaki farkı öğreniyorsun. Çocukluktan beri anadilinizin işaret dili olduğu için sürekli işaret diliyle konuşuyorsun. Aslında dünyaya işitme engelli olarak gelmeyip işitme engellilerin yaşadığı hayatı da yaşıyoruz bir taraftan. Anne babanızın bir nevi hayat koçu oluyorsunuz. Çünkü onları siz yönlendiriyorsunuz, günlük hayattaki iletişim bağını, dış dünya ile ihtiyaç ve kontrollerini. Küçük yaşta sorumluluğunuz da başlıyor. Normal bireylerin aileleri çocuklarına masal okurken siz işaret dilini kendinize masal saymaya başlıyorsunuz.
-Anadili işaret dili olan bir ailede Türkçeyi nasıl öğrendiniz?
Benim avantajım benden yaşça büyük abimin olmasıydı. Komşular ve akrabalarım vardı. En büyük yardım da evde televizyonun olmasıydı. Etrafında engelsiz birey olmayan çocuklar konuşmaya daha geç başlıyorlar. Türkçe öğreniminde sorunlar yaşıyorlar, daha geç konuşmaya başlıyorlar. Ana dili İşaret dili olan çocuk 2 yaşında Türkçe konuşamazken, işaret dili konuşabiliyor.
Türk işaret dilinin yasaklanması
- Türk işaret dili (TİD) nedir? Neden özellikle ‘’Türk’’ diye belirtiliyor?
İşaret dili her ülkeye göre değişiyor. Türk işaret dili sadece Türkiye’de kullanılan bir dil olduğu için Türk olarak belirtiliyor. Vücut, parmaklar, eller, yüz ve mimiklerin kullanılarak konuşulduğu görsel bir dil işaret dili. Biri olmazsa diğeri anlamsız kalıyor. Çünkü bir kelime birden fazla anlama geldiği için yüz ve mimiklerle o ifadeyi veremediğiniz takdirde anlam ortaya çıkmıyor. Uzun bir geçmişe sahip olan İşaret Dili 600 yıl kadar geriye gidip temelleri Osmanlıya kadar dayanıyor. İlk işaret dili okulu 1902’de kurulan Yıldız Sağırlar Okuludur. Ancak 1953’te çıkan bir kanunla işaret dilinin kullanılması yasaklanıyor. Bunun gerekçesi olarak da işaret dili kullanımının çocukların konuşmasını gerilettiği gösteriliyor. Bu kanunun çıkmasının ardından da işitme engellilerin eğitimlerine sözel olarak devam etmeleri sağlanıyor. Bu yasak TİD’in gelişimini olumsuz etkiledi diyebiliriz.
-Yerel ve uluslararası işaret dili arasındaki farklılıklar/benzerlikler ve zorluklar nelerdir?
Uluslararası İşaret dili dediğimizde birden fazla ülkenin işaret dili olduğunu düşünürsek yerel işaret diliyle arasında neredeyse hiçbir benzerlik olmadığını söyleyebilirim. Basit bir örnek vermek gerekirse biz Türk İşaret Dili konuşurken iki elimizi kullanırken, diğer ülkelerin işaret dillerinde tek el de kullanılabiliyor. Uluslararası İşaret dili daha yeni ve güncel bir dil olduğu için akademik terimlerin işaret dilindeki karşılıklarına da sahiptir. TİD bu konuda, akademik terimlerin çevirilerinde zorluklar yaşıyor, yetersiz kalıyor.
“Hastanelerde ve mahkemelerde hatalara sebep olabilirsiniz”
- İşaret dili çevirmenliği yapıyorsunuz? Sözcükleri çevirirken karşılaştığınız zorluklar nelerdir? Her kelimenin karşılığı var mı? Bir işaretin birden fazla anlam içerdiği durumlar oluyor mu?
Öncelikle çevirmenin işaret diline doğru hâkim olması gerekiyor. Mahkemede yaptığınız hatalı bir işaret dili çevirisi yargılanan kişinin yanlış yargılanmasına sebep olabilir ya da bir hastaya yanlış tedavi uygulanmasına sebebiyet verebilirsiniz. O yüzden dikkat gerektirdiği kadar iyi de bir çevirmen olmanız gerekiyor. Bir işaret birden fazla anlama elbette gelebiliyor. Siz doğru anlamı cümlenin yapısından anlıyorsunuz. Yapboz gibi düşünelim. Doğru parçayı doğru yere koymak zorundasınız ki anlam oluşsun. Bu yüzden işaret diline hâkimiyet de çok önemli. Bir işaret birden fazla anlam taşıdığı gibi birden fazla anlama gelen bir sözcüğün de farklı işaret dili olabiliyor.
- Türkiye'nin farklı bölgelerinden gelen kişiler işaret dilini biliyorlarsa %100 anlaşabilirler mi? İşaret dilinin bölgelere göre değişen aksan farkı var mı?
Elbette anlaşabilirler ancak tüm dillerde olduğu gibi işaret dilinde de bölgesel olarak değişen şiveler var. Yine bu farklılığı cümleden anlamaya çalışarak başarabilirsiniz. İşaret dilindeki şiveyi ‘’dilin zenginliği’’ olarak değerlendiriyorum ben. Örneğin İstanbul’da kullanılan Salı günü İç Anadolu bölgesinde farklı gösteriliyor. Elbette bu farklılıklar çok fazla değil ve bu yüzden anlam karmaşası oluşturmuyor.
- Televizyonlarda işaret dilinin de kullanıldığı programlar var. İşitme engelliler bu programlara önem veriyor mu? İşaret dilinin kullanılmadığı programlar izlenmiyor mu?
Bir çevirmenin anlattığı program elbette çok rağbet görüyor, merak uyandırıyor. İşaret dilinin kanallarda uygulanması yeni başladı. Bu yüzden o programın işitme engelliler arasındaki popülaritesi artıyor. TRT’de Bahar Gökkuş’un çevirmenliğinde yayınlanan haber programı oldukça ilgi görüyor. Çünkü işitme engelli halkın da haber alma ihtiyacını karşılıyor ya da Show TV internet sitesinden yapılan dizi çevirileri de izleniyor. Sessiz bir ekrana bakıp dudak okumaya çalışmak anlam kazanıyor. Bir futbol maçını ya da bir belgeseli izlerken böyle bir sıkıntı olmazken, işitme engelli halkın haber alma ve eğlenme ihtiyacının karşılanması onlara değerli geliyor. İşaret dilinin kullanılmadığı programlarda dudak okumak, alt yazı okumaya çalışmak zor oluyor. Çünkü daha önce duymadığı ama işaret dilini bildiği bir kelimeyi okumak cümlede anlam karışıklığına sebep oluyor.
- İşaret Dilinde ‘’özel isimler’’ nasıl belirleniyor? Örneğin Türkiye'deki her ilin ve ilçenin işaret dilinde bir karşılığı var mı?
TİD’de her kelimenin bir karşılığı olduğu gibi her il ve ilçenin işaret dilinde bir karşılığı var. Sadece ‘’kişi isimlerinde’’ farklılığa uğrayabiliyor. Yani Kadir’i parmak alfabesiyle göstermek yerine bir işaret oluşturuyorsunuz, çevreniz sizin adınızı o işaretle öğreniyor. Yeni tanıştığınız kişilere de kendinizi tanıtırken “ismim Kadir, işaret dilindeki ismim de şöyledir” diye gösteriyorsunuz.
- İnternet teknolojisi ve sosyal medya işaret dilini kullananların hayatlarına ne gibi kolaylıklar getirdi?
Tuşlu telefonlardan 3G uyumlu telefonlara geçişimiz elbette işitme engelliler açısından büyük önem taşıyor. İşitme engelliler telefon görüşmesi yapamadıkları ve mesaj yazmada bozuk cümle yapısı kullandıkları için bireylerarası iletişimde zorluk yaşıyorlardı. Şu an 3G kullanımıyla bu sorun ortadan kalktı. Görüntülü arama yapıp rahat bir şekilde iletişim kurabiliyorlar. Aynı şekilde sosyal medya kullanımıyla da nerede neler yapmışlar bu bağlantılar sağlanıyor.
- Türkçe işaret dili eğitimi almak için ne yapmak gerekir? Bu pahalı bir eğitim mi?
STK’larda, gençlik merkezlerinde veya herhangi bir kurumda kurum kendisi karşılayabiliyor. Katılımcılardan ücret almıyor. Üç aylık bir eğitim veriliyor ama bu eğitim öğrenmek için yeterli olmuyor. Öğrenebilmek için işitme engelli bireylerle iletişime geçmek gerekli. Bunların dışında belirli dil okulları var tabi bunlar bireysel olarak ücret alıyor. Bu da genelde 500 TL civarı diyebiliriz. Bu eğitimin diğer ücretsiz eğitimlerden bir farkı yok. Sadece özel kuruluş ücret karşılığı veriyor. Eğitim aynı içeriğe sahip.
- İşaret dili bilenler için iş fırsatları neler? 
Müthiş iş fırsatları var. Bu alanda ciddi anlamda bir ihtiyaç, açık var. Özel sektörde ve kamuda tercüman zorunluluğu ile birlikte birçok iş imkânı açıldı.
-  İşitme engellilerin yaşadığı sorunlar nelerdir? Bunlara ne gibi çözümler bulunabilir?
En önemli sorun eğitim. Bizim kendi düşüncemiz öğrencinin anlamadığı sınıfı geçmemesidir. Eğitmenlerin sabırlı olması gerekli bu konuda. İşitme engellilere özel okullar açılabilir. Akademisyenler buralarda ders verebilir. İki dille eğitim imkânı olmalı ki kendini geliştirebilsin. Burada her şey eğitmende bitiyor.
- İşaret dilini ‘’işitme engelliler’’ nasıl öğreniyor? Bu eğitim hangi yaşta başlıyor?

 Okullarda temel düzeyden itibaren sözel eğitim veriliyor. İki dilli eğitim verilmesi taraftarıyız. İşaret dili ailede başlıyor. Önce ailede kullanıyorsun daha sonra tanıştıkça kullanma yeteneği de gelişiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder