Kodalar işitme
engelli anne ve babanın yanında büyüyen çocuklara deniyor. Bir koda olan Kadir
Demir’e göre koda olmak aslında iki dünya arasında kalmak, işitme engelli
olmayan bireyle ve işitme engelliler arasında kalmak.
İşitme engellilerin bambaşka bir
dünyası var. Çoğu işitme engelli doğumundan itibaren engelsiz bireylerden
farklı bir iletişim yeteneğiyle gelişimini tamamlıyor. İşitme engellilerin
dünyayla irtibata geçmelerinde en önemli iletişim kanalı kullandıkları işaret
dilleri. Bu işaret dilleri ülkeden ülkeye hatta aynı ülke içinde bölgeden
bölgeye farklılık gösterebiliyor. Bu farklılıklara da diğer dillerde olduğu
gibi şive deniyor. Örneğin bir Eskişehirli işitme engelli birey Vanlı bir
işitme engelli bireyle iletişim kurarken küçük yanlış anlaşılmalar
yaşayabiliyor. Bütün bu konuları bir koda olan ve aynı zamanda işaret dili
tercümanlığı ve eğitmenliği yapan Kadir Demir’le konuştuk.
-
Öncelikle, koda diye bir kavram duydum. Bunun anlamı ne?
Ben
bir kodayım. Anne ve babası işitme engelli olan çocuk kodadır. Kodalık aslında
iki dünya arasında kalmak gibi bir şey. Normal bireyler ve işitme engellilerin
arasında kalmak. İki kültürün arasında bir boşluk. Çocukluğundan beri sessiz
bir aile. Normal bireylerin arasına girdikten sonra arasındaki farkı öğreniyorsun.
Çocukluktan beri anadilinizin işaret dili olduğu için sürekli işaret diliyle
konuşuyorsun. Aslında dünyaya işitme engelli olarak gelmeyip işitme
engellilerin yaşadığı hayatı da yaşıyoruz bir taraftan. Anne babanızın bir nevi
hayat koçu oluyorsunuz. Çünkü onları siz yönlendiriyorsunuz, günlük hayattaki
iletişim bağını, dış dünya ile ihtiyaç ve kontrollerini. Küçük yaşta
sorumluluğunuz da başlıyor. Normal bireylerin aileleri çocuklarına masal
okurken siz işaret dilini kendinize masal saymaya başlıyorsunuz.
-Anadili
işaret dili olan bir ailede Türkçeyi nasıl öğrendiniz?
Benim
avantajım benden yaşça büyük abimin olmasıydı. Komşular ve akrabalarım vardı.
En büyük yardım da evde televizyonun olmasıydı. Etrafında engelsiz birey
olmayan çocuklar konuşmaya daha geç başlıyorlar. Türkçe öğreniminde sorunlar
yaşıyorlar, daha geç konuşmaya başlıyorlar. Ana dili İşaret dili olan çocuk 2
yaşında Türkçe konuşamazken, işaret dili konuşabiliyor.
Türk
işaret dilinin yasaklanması
-
Türk işaret dili (TİD) nedir? Neden özellikle ‘’Türk’’ diye belirtiliyor?
İşaret
dili her ülkeye göre değişiyor. Türk işaret dili sadece Türkiye’de kullanılan
bir dil olduğu için Türk olarak belirtiliyor. Vücut, parmaklar, eller, yüz ve
mimiklerin kullanılarak konuşulduğu görsel bir dil işaret dili. Biri olmazsa
diğeri anlamsız kalıyor. Çünkü bir kelime birden fazla anlama geldiği için yüz
ve mimiklerle o ifadeyi veremediğiniz takdirde anlam ortaya çıkmıyor. Uzun bir
geçmişe sahip olan İşaret Dili 600 yıl kadar geriye gidip temelleri Osmanlıya kadar
dayanıyor. İlk işaret dili okulu 1902’de kurulan Yıldız Sağırlar Okuludur.
Ancak 1953’te çıkan bir kanunla işaret dilinin kullanılması yasaklanıyor. Bunun
gerekçesi olarak da işaret dili kullanımının çocukların konuşmasını gerilettiği
gösteriliyor. Bu kanunun çıkmasının ardından da işitme engellilerin
eğitimlerine sözel olarak devam etmeleri sağlanıyor. Bu yasak TİD’in gelişimini
olumsuz etkiledi diyebiliriz.
-Yerel ve uluslararası işaret dili
arasındaki farklılıklar/benzerlikler ve zorluklar nelerdir?
Uluslararası
İşaret dili dediğimizde birden fazla ülkenin işaret dili olduğunu düşünürsek
yerel işaret diliyle arasında neredeyse hiçbir benzerlik olmadığını
söyleyebilirim. Basit bir örnek vermek gerekirse biz Türk İşaret Dili
konuşurken iki elimizi kullanırken, diğer ülkelerin işaret dillerinde tek el de
kullanılabiliyor. Uluslararası İşaret dili daha yeni ve güncel bir dil olduğu
için akademik terimlerin işaret dilindeki karşılıklarına da sahiptir. TİD bu
konuda, akademik terimlerin çevirilerinde zorluklar yaşıyor, yetersiz kalıyor.
“Hastanelerde
ve mahkemelerde hatalara sebep olabilirsiniz”
-
İşaret dili çevirmenliği yapıyorsunuz? Sözcükleri çevirirken karşılaştığınız
zorluklar nelerdir? Her kelimenin karşılığı var mı? Bir işaretin birden fazla
anlam içerdiği durumlar oluyor mu?
Öncelikle
çevirmenin işaret diline doğru hâkim olması gerekiyor. Mahkemede yaptığınız
hatalı bir işaret dili çevirisi yargılanan kişinin yanlış yargılanmasına sebep
olabilir ya da bir hastaya yanlış tedavi uygulanmasına sebebiyet verebilirsiniz.
O yüzden dikkat gerektirdiği kadar iyi de bir çevirmen olmanız gerekiyor. Bir
işaret birden fazla anlama elbette gelebiliyor. Siz doğru anlamı cümlenin
yapısından anlıyorsunuz. Yapboz gibi düşünelim. Doğru parçayı doğru yere koymak
zorundasınız ki anlam oluşsun. Bu yüzden işaret diline hâkimiyet de çok önemli.
Bir işaret birden fazla anlam taşıdığı gibi birden fazla anlama gelen bir
sözcüğün de farklı işaret dili olabiliyor.
-
Türkiye'nin farklı bölgelerinden gelen kişiler işaret dilini biliyorlarsa %100
anlaşabilirler mi? İşaret dilinin bölgelere göre değişen aksan farkı var mı?
Elbette
anlaşabilirler ancak tüm dillerde olduğu gibi işaret dilinde de bölgesel olarak
değişen şiveler var. Yine bu farklılığı cümleden anlamaya çalışarak başarabilirsiniz.
İşaret dilindeki şiveyi ‘’dilin zenginliği’’ olarak değerlendiriyorum ben.
Örneğin İstanbul’da kullanılan Salı günü İç Anadolu bölgesinde farklı
gösteriliyor. Elbette bu farklılıklar çok fazla değil ve bu yüzden anlam
karmaşası oluşturmuyor.
-
Televizyonlarda işaret dilinin de kullanıldığı programlar var. İşitme
engelliler bu programlara önem veriyor mu? İşaret dilinin kullanılmadığı
programlar izlenmiyor mu?
Bir
çevirmenin anlattığı program elbette çok rağbet görüyor, merak uyandırıyor.
İşaret dilinin kanallarda uygulanması yeni başladı. Bu yüzden o programın
işitme engelliler arasındaki popülaritesi artıyor. TRT’de Bahar Gökkuş’un
çevirmenliğinde yayınlanan haber programı oldukça ilgi görüyor. Çünkü işitme
engelli halkın da haber alma ihtiyacını karşılıyor ya da Show TV internet
sitesinden yapılan dizi çevirileri de izleniyor. Sessiz bir ekrana bakıp dudak
okumaya çalışmak anlam kazanıyor. Bir futbol maçını ya da bir belgeseli
izlerken böyle bir sıkıntı olmazken, işitme engelli halkın haber alma ve
eğlenme ihtiyacının karşılanması onlara değerli geliyor. İşaret dilinin
kullanılmadığı programlarda dudak okumak, alt yazı okumaya çalışmak zor oluyor.
Çünkü daha önce duymadığı ama işaret dilini bildiği bir kelimeyi okumak cümlede
anlam karışıklığına sebep oluyor.
-
İşaret Dilinde ‘’özel isimler’’ nasıl belirleniyor? Örneğin Türkiye'deki her
ilin ve ilçenin işaret dilinde bir karşılığı var mı?
TİD’de
her kelimenin bir karşılığı olduğu gibi her il ve ilçenin işaret dilinde bir
karşılığı var. Sadece ‘’kişi isimlerinde’’ farklılığa uğrayabiliyor. Yani
Kadir’i parmak alfabesiyle göstermek yerine bir işaret oluşturuyorsunuz,
çevreniz sizin adınızı o işaretle öğreniyor. Yeni tanıştığınız kişilere de
kendinizi tanıtırken “ismim Kadir, işaret dilindeki ismim de şöyledir” diye
gösteriyorsunuz.
-
İnternet teknolojisi ve sosyal medya işaret dilini kullananların hayatlarına ne
gibi kolaylıklar getirdi?
Tuşlu
telefonlardan 3G uyumlu telefonlara geçişimiz elbette işitme engelliler
açısından büyük önem taşıyor. İşitme engelliler telefon görüşmesi yapamadıkları
ve mesaj yazmada bozuk cümle yapısı kullandıkları için bireylerarası iletişimde
zorluk yaşıyorlardı. Şu an 3G kullanımıyla bu sorun ortadan kalktı. Görüntülü
arama yapıp rahat bir şekilde iletişim kurabiliyorlar. Aynı şekilde sosyal
medya kullanımıyla da nerede neler yapmışlar bu bağlantılar sağlanıyor.
-
Türkçe işaret dili eğitimi almak için ne yapmak gerekir? Bu pahalı bir eğitim
mi?
STK’larda,
gençlik merkezlerinde veya herhangi bir kurumda kurum kendisi karşılayabiliyor.
Katılımcılardan ücret almıyor. Üç aylık bir eğitim veriliyor ama bu eğitim
öğrenmek için yeterli olmuyor. Öğrenebilmek için işitme engelli bireylerle
iletişime geçmek gerekli. Bunların dışında belirli dil okulları var tabi bunlar
bireysel olarak ücret alıyor. Bu da genelde 500 TL civarı diyebiliriz. Bu
eğitimin diğer ücretsiz eğitimlerden bir farkı yok. Sadece özel kuruluş ücret
karşılığı veriyor. Eğitim aynı içeriğe sahip.
-
İşaret dili bilenler için iş fırsatları neler?
Müthiş
iş fırsatları var. Bu alanda ciddi anlamda bir ihtiyaç, açık var. Özel sektörde
ve kamuda tercüman zorunluluğu ile birlikte birçok iş imkânı açıldı.
-
İşitme engellilerin yaşadığı sorunlar nelerdir? Bunlara ne gibi çözümler
bulunabilir?


-
İşaret dilini ‘’işitme engelliler’’ nasıl öğreniyor? Bu eğitim hangi yaşta
başlıyor?
Okullarda temel
düzeyden itibaren sözel eğitim veriliyor. İki dilli eğitim verilmesi
taraftarıyız. İşaret dili ailede başlıyor. Önce ailede kullanıyorsun daha sonra
tanıştıkça kullanma yeteneği de gelişiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder